Fonksiyonel Tıp Bakış Açısıyla Menopoz

Fonksiyonel Tıp Bakış Açısıyla Menopoz

Fonksiyonel Tıp Gözüyle Menopoz Tedavisi

Yıllarca menopoz tedavisinin kansere yol açtığı korkusu ile menopozlu kadınlar  tedavi edilmedi. Fakat daha sonra bu yıllarda sentetik ilaçların, doz ayarlaması olmaksızın yanlış kullanıldığı gerçeği ortaya çıktı.

Günümüzde menopozu tedavi etmekteyiz.  Ancak çok önemli bazı farklarla.  Menopoz tedavisinde biyoeşdeğer  doğal östrojen ve progesteron   kullanmaktayız. Yani sentetik olmayan, vücudumuzun ürettiği ile tamamen aynı olan hormonları vermekteyiz. Bu ilaçlar ağızdan alınmadığı için damar pıhtılaşma sorununa da yol açmamaktadır.

Menopozun doğal formda hormonlarla tedavi edilmesi ile kemik,beyin, kalp sağlığı korunmakta, Alzheimer riski büyük oranda azaltılmaktadır. Sıcak basmalarının önüne geçilmekte, sosyal yaşam ve cinsel yaşam düzene girmektedir. Menopozda yaşanan vajinal kuruluk azalarak kaygan ve sağlıklı genital bölge oluşur.

Şüphesiz bu tedavi öncesinde hastayı jinekolojik yönden ve meme sağlığı açısından iyice tetkik ettikten sonra ilaçlara başlamaktayız.

Tüm bunların yanı sıra vitamin-mineral eksikliklerinin yerine konması, yaşlanan hücrelerimize verilecek  mitokondri desteği ile de  çöküşlerin de kısmen önüne geçilmektedir.

Menopoz Döneminde Vajinal Kuruluk

Östrojen hormonunun menopoz ile azalması, vajina bölgesinde atrofiye ve kuruluğa neden olur. Bu nedenle vajina ve idrar yolu esnekliğini kaybeder. Östrojen hormonunun azalması, vajinayı döşeyen epitelleri azaltıp salgısını bozar ve böylece vajina kayganlığını kaybeder. Bundan dolayı ilişki sırasında çok ciddi ağrılar hatta bazen kanamalar oluşur. İdrar yaparken sık sık hissedilen yanma, genital bölgede rahatsızlık hissi kuruluğa bağlı oluşabilir. Bu problemleri aşmak için;

Vajinal bölgeye doğal östrojen hormonlu kremler uygulanır ve vajinanın sağlıklı esnekliği yeniden oluşur. Östrojen hormonu verilemeyen hastalara genital Prp, hyaluronik asit içeren dolular; lazer tedavileri hastanın şikayetine göre uygulanabilir. Yine cinsel aktiviteyi devam ettirmek de gereklidir. Vajinaya kegel egzersizleri yaptırmak ve lokal vaginal kayganlaştırıcı jeller kullanmak da faydalı olmaktadır. 

Östrojen azalması ön planda olduğu için hormon içeren krem veya jeller kullanılması vajinanın esnekliğini ve kayganlığını geri kazanmasını sağlar. Ancak menopozda kuruluk dışında, sistemik şikayetler de varsa biyoeşdeğer hormon tedavisi dediğimiz, vücudun kendi hormonlarına benzer kremler ve fitiller verilmesi ateş basmasının azalması, kalp, beyin ve kemik sağlığının korunması açısından da faydalı etkiler sağlayacaktır.

Osteoporoz (Kemik Erimesi )

Osteoporoz kemik mineral yoğunluğunun azalmasına bağlı kemik yoğunluğu kaybıdır. Menopozdan önce 30-35’li yaşlarda yaşam şekline bağlı olarak başlar. Ergenlikten itibaren yapılan egzersiz kemik yoğunluğunu artırır.

Kemik Erimesini artıranlar;

  • Sigara, alkol, aşırı kafein tüketimi
  • Aşırı tuz tüketimi
  • Hareketsiz yaşam
  • Genetik yatkınlık
  • Kortizol tedavisi
  • Erken menopoz, cerrahi menopoz
  • Aşırı stresli hayat 
  • Uyku bozuklukları 
  • Rafine şekerden zengin beslenme, asidik beslenme
  • Mide koruyucu denilen PPI ilaçlar, epilepsi ilaçları
  • Aşırı zayıflık

Osteoporoza Fonksiyonel Tıp Yaklaşımı ile Tedavi

Osteoporoz gelişmeden yıllar önce kemik yoğunluğunu artırmak için egzersiz, beslenme ve yaşam tarzı çok önemlidir.
Menopoz girmeden östrojen baskınlığı olan dönemlerde osteoporoz oluşabileceğinden, doğal progesteron tedavisi bu dönemde önemlidir. Kalsiyum ve çok daha değerli olan magnezyumdan zengin beslenilmelidir. Magnezyum kaynakları olan yiyecekler:
  • badem,
  • kabak çekirdeği,
  • mercimek,
  • ceviz,
  • susam,
  • fasülye,
  • avokado,
  • balık,
  • eksiklik saptanmışsa magnezyum sitrat formları tercih edilmelidir.

    Kalsiyum kaynakları olarak akla süt ve süt ürünleri gelir ancak süt bağırsak geçirgenliği artışına ve otoimmun hastalıklara yol açabilir. Süt yerine kalsiyum kaynakları olarak:
  • koyu yeşil sebzeler,
  • susam tohumu,
  • badem, fındık, ceviz,
  • muz, kivi,
  • mercimek,
  • maydonoz,
  • sarımsak tüketilmelidir.

Bu beslenme osteoporoz karşıtı asidik beslenme yerine alkalen bir beslenmedir. Bu besinlerdeki kalsiyumun biyoyararlanımı çok daha yüksektir.

D vitamini optimal seviyede tutulmalı ve en az 50 nin üstü hedeflenmelidir. Güneşin dik geldiği saatlerde, genelde st.11 ile 16 arasında, günde 15-20 dk. güneşlenmelidir. D vitamini takviyeleri K2 vitamini ile beraber verilmelidir. K vitamini kalsiyum metabolizmasında önemlidir ve kalsiyumu vücutta ihtiyacı olan bölgeye yönlendirir. K2 vitamini, kandaki kalsiyumun kemiklerde ve dişlerde kalsiyum birikmesini sağlayarak bu dokuların güçlenmesini sağlar. Bunun yanında kalsiyumun damar ve böbrek gibi dokularda birikmesini azaltarak damarların kireçlenmesini önlemeyi sağlar.

 K2 vitaminini hayvansal kaynaklardan alırız ve bağırsaklarımızdaki bakteriler de az miktarda sentezler. K2 vitamini, bakteriler tarafından sentezlenen bir vitamin olduğundan, genellikle fermente etler, peynirler ve hayvansal gıdalar gibi fermente ürünlerde daha çok bulunur.  brokoli, ıspanak, bezelye,meksika fasulyesi, çilek, kivi, böğürtlen ve fındık şeklinde sıralanabilir.

K2 vitamin kaynağı besinler ise: 

  • avokado,
  • buğday çimi,
  • brokoli,
  • ıspanak, 
  • bezelye,
  • meksika fasulyesi,
  • çilek,
  • kivi,
  • böğürtlen,
  • fındık şeklinde sıralanabilir.

Özetle kemik erimesinde verilebilecek takviyeler:

  • D3 K2 vitamini 
  • Omega 3,
  • boron,
  • çinko,
  • C vitamini takviyeleri,
  • Direnç egzersizleri ile kemiğe yük binmesi yoluyla kemik yapımı uyarılmalıdır.