Gebelikte Doğuştan Pıhtılaşma Yatkınlığı

Gebelikte Doğuştan Pıhtılaşma Yatkınlığı

Gebelikte Doğuştan Pıhtılaşma Yatkınlığı Yaşamın en heyecan verici ve en duygusal süreçlerinden biri olan hamilelik, çeşitli fiziksel zorlukları da beraberinde getirir. Kadın vücudunun anne karnındaki embriyoyu her türlü fiziksel zorluğa karşı korumaya çalışması sebebiyle tüm anne adaylarının sağlıklarına çok dikkat etmesi gerekir. Hamile kadınların yaşayabileceği sağlık problemlerinden biri de kan pıhtılaşmasıdır. Hem annenin hem de bebeğin sağlığını tehlikeye atan kan pıhtılaşması, tedavi edilmediği durumlarda yaşamsal riskler dahi doğurabilir. Peki, gebelikte kan pıhtılaşması ne demek, kan pıhtılaşması nasıl anlaşılır, biliyor musunuz? İşte bu önemli sağlık sorunu hakkında bilmeniz ve dikkat etmeniz gereken tüm detaylar…

Kan Sulandırıcılar Gebelikteki Kötü Sonuçları Engeller Mi?

Gebelikte Doğuştan Pıhtılaşma Yatkınlığı Önemli Midir?

Gebe olmayanlar ile kıyaslandığında gebelikte ve doğum sonrası dönemde tromboembolizm (hayati organlara pıhtı atılması) riski 4-5 kat artmıştır. Gebelerde gebelikte ve doğumdaki kanamaların önlenmesi, gebeliğin yerleşmesinin sağlanması için kan tablosu pıhtılaşma eğilimi yönünde değişir. Genetik olarak da pıhtılaşmaya eğilim oluşturacak bir bozukluk varsa pıhtı oluşma riski artabilir.  Bu nedenle 1000 gebeliğin yaklaşık olarak 0,5-2,0'sinin tromboembolizm (hayati organlara pıhtı atılması) gerçekleşir. Bu durum gebeliğe bağlı ölümlerin %9,2'sinin oluşmasına katkıda bulunur.

Kalıtsal Trombofililer (doğuştan pıhtılaşma yatkınlığı) ve Kötü Gebelik Sonuçları

Fetal kayıp (anne karnında ölüm), preeklampsi (gebelik zehirlemesi), IUGR (anne karnındaki bebeğin büyüme kısıtlılığı) ve plesantal dekolman (plesantanın vaktinden önce yerinden ayrılması), habitüel abortus (sık düşük) gibi durumlar açısından doğuştan pıhtılaşma yatkınlığı olanlar yakından izlenmelidir.

Trombofili  (doğuştan pıhtılaşma yatkınlığı ) İncelemesi İçin Kimler Adaydır?

Kalıtsal trombofililerin taranması, ancak sonuçlar tedavi kararlarını etkileyecek ise faydalıdır.

  • Daha önce trombofili testi yaptırmamış ve geçirilmiş tromboembolizm (hayati organlara pıhtı atılması) öyküsü olanlarda
  • Birinci derecedeki akrabalarında (Ebeveyn yada kardeşler) yüksek riskli trombofilinin var olması durumunda.

Diğer durumlarda trombifili testleri rutin olarak önerilmez. Özellikle fetal kayıp öyküsü olan yada üst üste düşük, preeklampsi yada fetal gelişim kısıtlanması gibi kötü gebelik sonuçları olan kadınlarda kalıtsal trombofili taraması rutinde ÖNERİLMEZ. Hekimin değerlendirmesi sonrası uygun hastalarda testler yapılır. Çünkü bazı olgularda unfraksiyone heparin yada düşük moleküler ağırlıklı heparin (yani kan sulandırıcılar)  ile yapılacak koruyucu tedavinin yararlı olduğunu gösteren klinik kanıtlar yetersizdir ve daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.

Kalıtsal trombofili testlerinin yapılmasının önerilmemesine rağmen, tekrarlayan gebelik kayıpları yada ölü doğumları olanlarda, ANTİFOSFOLİPİD SENDROMU İLE İLİŞKİLİ ANTİKORLARIN araştırılması düşünülebilir.

Kişisel tromboembolizm öyküsü olanlarda trombofili taraması için hangi laboratuvar testleri önerilir?

Kişisel VTE öyküsü olan kadınlarda faktör V Leiden mutasyonu, Protrombin G20210A mutasyonu ve antitrombin, protein S ve protein C eksiklikleri gibi kalıtsal trombofililer için tarama testi yapılması önerilmektedir. Trombofili taraması ayrıca antifosfolipid antikorları ile birlikte olan akkiz (kazanılmış) trombofili taramasını da içerir.

Laboratuvar testleri mümkünse trombotik olaydan uzak bir dönemde (6 hafta sonra) ve hasta gebe değil iken ve antikoagulan tedavi yada hormon tedavisi almadığı bir dönemde yapılmalıdır.

Bulguların Özeti Ve Öneriler

  • Fetal kayıp yada abruptio plasenta (dekolman - bebeğin eşinin erken ayrılması), preeklampsi yada fetal gelişim kısıtlanması gibi kötü obstetrik sonuçları olan kadınlarda kalıtsal trombofililerin taranması önerilmez. Çünkü bu olgularda doğum öncesi dönemde fraksiyone olmayan heparin yada düşük moleküler ağırlıklı heparin kullanımının bu olayların tekrarlanmasını önlediğine ait kanıtlar yetersizdir. 
  • Hem heterozigot ve hemde homozigot MTHFR C677T polimorfizmi ile artmış VTE (venöz tromboemboli) riski dahil olmak üzere olumsuz gebelik sonuçları arasında herhangi bir birlikteliğin olmaması nedeni ile hem MTHFR mutasyon analizlerinin hem de açlık homosistein düzeylerinin taranması önerilmemektedir. Kanıt düzeyi B.
  • Warfarin, düşük moleküler ağırlıklı heparin ve fraksiyone olmayan heparin gibi antikoagülanlar emziren kadınlarda kullanılabilir.
  • Kişisel VTE (venöz tromboemboli) öyküsü olan kadınlarda faktör V Leiden mutasyonu, Protrombin G20210A mutasyonu ve antitrombin, protein S ve protein C eksiklikleri gibi kalıtsal trombofililer için tarama testi yapılması önerilmektedir. 
  • Kalıtsal trombofilisi olan tüm kadınlar VTE (venöz tromboemboli)den korunma ile ilgili tedavi kararını değiştirebilecek olan bireysel risk değerlendirilmesine tabi tutulmalıdır.